Paralı poşet, bedava reklam
1 Ocak 2026’dan itibaren plastik poşetler 1 liraya çıkıyor. Tüketiciler, ücretini ödedikleri poşetlerde market ve mağazaların marka reklamlarını taşımaya zorlanmalarına tepki gösteriyor; uygulamanın tüketiciye dayatma boyutu tartışma yaratıyor.
Haber: Yavuz MÜFTÜOĞLU

Ücretli poşet uygulamasıyla birlikte plastik poşet kullanımı önemli ölçüde azalırken, çevrenin korunması ve toplumsal bilincin artması açısından olumlu sonuçlar elde edildi. Ancak bu kazanımlara rağmen, market ve mağazaların ücretli poşetler üzerinde marka isimleri ve reklamlarını sürdürmesi tartışma yaratıyor. Çevreyi koruma amacıyla atılan adımların, reklam alanına dönüşmesi kamuoyunda eleştirilere neden oluyor.
Plastik poşetlerin 1 Ocak 2026’dan itibaren 1 liraya yükselmesi, market ve mağazalardaki poşetlerin üzerindeki marka baskılarıyla birlikte tüketici tepkilerini artırdı. Ücretli poşetlerde markaların logoları ve kampanya mesajları yer alması, birçok kişi tarafından haksız bir dayatma olarak değerlendiriliyor.

İade talepleri karşılıksız kalıyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2019’da hayata geçirilen ücretli poşet uygulamasında yeni fiyat düzenlemesi yürürlüğe girerken, tüketiciler reklam taşımanın bedelini kendilerinin ödemesini eleştiriyor. “Poşeti para ile alıyoruz ama üzerinde marketin reklamını ücretsiz taşıyoruz. Reklam varsa bedelini tüketici değil, marka ödemeli” diyen vatandaşlar, uygulamanın adil olmadığını belirtiyorlar.
Bazı tüketiciler, satın aldıkları poşetleri “memnun kalmadım” gerekçesiyle iade etmek istediklerini belirtiyor. Ancak uygulamada bu tür taleplerin dikkate alınmaması, tüketici-satıcı arasında yeni bir gerilim alanı yaratıyor.

Giyim mağazalarında fiyat yüksek
Özellikle giyim sektöründe, markalı ve baskılı poşetlerin 10–15 lira arasında satılması eleştirilere yol açıyor. Alışveriş sırasında alternatif sunulmadan markalı poşet almak zorunda bırakılmak, tüketici derneklerine göre açık bir hak ihlali anlamına geliyor. “Poşet zorunlu bir taşıma aracı; tek seçenek olarak markalı ve pahalı poşet dayatılması kabul edilemez” uyarısı yapılıyor.

Marka değil, çevre bilinci öne çıkmalı
Tüketiciler, Bakanlıktan ücretli poşet uygulamasında marka reklamlarına sınırlama getirilmesini talep ediyor. Üzerinde logolar yerine çevre bilincini artıran, geri dönüşüm ve doğa koruma temalı bilgilendirici mesajların yer alması öneriliyor. Bakanlık verilerine göre, 2019-2025 dönemi arasında plastik poşet kullanımı nedeniyle 2 milyon 844 bin 596 ton atığın oluşumu engellendi.

Bu sayede yaklaşık 28 milyar liralık tasarruf sağlandı ve 167 bin 984 ton sera gazı emisyonu önlendi. Uzmanlar, çevresel kazanımların korunması gerektiğini ancak maliyet ve reklam yükünün tüketiciye yüklenmemesi gerektiğini belirtiyor.
Tartışmalar, ücretli poşet uygulamasında yeni bir düzenleme ihtiyacını yeniden gündeme taşıyor. Tüketiciler, çevre dostu uygulamaların desteklenmesini isterken, reklam dayatmasına karşı yasal sınırların çizilmesini talep ediyor.

Aydın Ağaoğlu: Poşet satmak değil, geri almak çözüm
Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu, konu ile ilgili Gazetemizden Yavuz Müftüoğlu'na değerlendirmelerde bulundu. Aydın Ağaoğlu, ücretli poşet uygulaması ve markalı poşetler üzerinden yaşanan sorunlara dikkat çekerek, çevreyi koruma hedefinin mevcut sistemle tam olarak sağlanamadığını söyledi.
Ağaoğlu, poşetlerin satılmasının değil, geri alınarak geri dönüşüme kazandırılmasının esas çözüm olduğunu söyledi. Bir tüketici gönüllüsü olarak mevcut uygulamayı sorgulayan Ağaoğlu, “Market alışverişi yaptınız, poşet patladı ve içindekiler yere döküldü. Poşetin üzerinde ne bir isim var ne de sorumluluk. Bu durumda tüketici hakkını nasıl savunacak?” diye sordu. Ağaoğlu’na göre çevreyi koruma iddiasıyla eve giren poşetlerin büyük çoğunluğu kısa sürede çöpe gidiyor.

Çözümün, poşetlerin belirli noktalarda geri alınması olduğunu belirten Ağaoğlu, “Poşetler belli bir ücret karşılığında geri alınırsa, hem çevre korunur hem de geri dönüşüm sağlanır. Toplanan poşetler geri dönüşüm merkezlerinde tekrar ekonomiye kazandırılabilir. Üstelik bu hammaddeleri yurt dışından dövizle alıyoruz” dedi.

Giyim mağazaları ‘fırsatçılık’ yapıyor
Giyim mağazalarındaki poşet uygulamasını sert sözlerle eleştiren Aydın Ağaoğlu, 10-15 TL’ye kadar çıkan poşet fiyatlarının tüketici mecburiyetini istismar ettiğini söyledi. Devletin belirlediği ve yeni yılda 1 TL olması öngörülen poşetlerin sunulmadığını, bunun yerine markalı ve pahalı poşetlerin dayatıldığını söyledi. Ağaoğlu, “Tüketici Konfederasyonu Başkanı olarak vatandaşa 10-15 TL için günlerce uğraşın diyemiyorum. İnsanlar hayatın yoğunluğu içinde küçük meblağlar için şikâyetle uğraşmıyor. Mağazalar da bunu bildikleri için bu sömürüye devam ediyor” diye konuştu.

Cezalar caydırıcı olmalı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın daha caydırıcı yaptırımlar uygulaması gerektiğini belirten Ağaoğlu, “Bu uygulamaları yapan çok büyük markalar var ve çoğu cezasız kalıyor. Tüketicinin istismar edilmesine izin verilmemeli” dedi. Ağaoğlu, vatandaşlara da çağrıda bulunarak, haksız poşet uygulamaları ve fiyatlar için tüketici hakem heyetlerine, CİMER’e ve Ticaret Bakanlığı’na mutlaka bildirim yapılması gerektiğini söyledi.
.jpg)
Sunar NP Genel Müdürü Hakan Yüzer
Biyobozunur torbalar çevreye nefes aldırıyor
Türkiye’de plastik atık sorununa yönelik yenilikçi çözümler geliştiren Sunar NP, mısır nişastasından elde edilen biyobozunur ham maddeyle torba üretimi gerçekleştiriyor. Doğada yaklaşık 180 gün içinde tamamen çözünerek toprağa karışabilen bu torbalar, geçtiğimiz yıl zincir marketler aracılığıyla 4 milyondan fazla tüketiciye ulaştı. Yerli havayolu şirketleri de söz konusu torbaları battaniye ve servis poşeti olarak kullanmaya başladı.

Sunar NP Genel Müdürü Hakan Yüzer, biyobozunur torbaların çevresel faydasına dikkat çekerek, bu ürünlerin plastik poşetlerle aynı hukuki zeminde değerlendirilmesini eleştirdi. Yüzer, biyobozunur torbaların GEKAP yükümlülüğü ve ücretlendirme kapsamına alınmasının, çevre dostu ürünleri dezavantajlı hale getirdiğini ifade etti. Yüzer, “Bu teknolojiyle hem çevreyi koruyor hem de ithalata bağımlılığı azaltarak ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. Ancak biyobozunur ürünlerin yaygınlaşabilmesi için mevzuatın güncellenmesi gerekiyor. GEKAP ve benzeri çevre politikalarında bu ürünlere özel bir ayrım yapılmalı” dedi.
