Köylerde yeni bir başlangıç mümkün

İstanbul’daki depremin ardından büyük şehirlerdeki yaşamın kırılganlığı bir kez daha ortaya çıkarken, kırsal bölgelere dönüş, hem bireyler hem de ülke için stratejik bir fırsat sunuyor. Tarım, hayvancılık ve yerleşim desteğiyle kırsal kalkınma yeni bir kalkınma modeline dönüşebilir.

 

Yavuz MÜFTÜOĞLU

 

Ülkemiz deprem çoğrafyası üzerinde. Kahramanmaraş merkezli depremin yaraları sarılırken son olarak İstanbul'da yaşanan deprem korkuttu ve kaygılara neden oldu. İstanbul’da yaşanan büyük depremin ardından şehir yaşamının kırılgan yapısı bir kez daha görünür hale geldi. Barınma krizinden altyapı sorunlarına, güvenlik kaygılarından sosyal çöküntülere kadar geniş bir yelpazede ortaya çıkan sorunlar, özellikle dar gelirli kesimlerde kırsala dönüş eğilimini yeniden gündeme taşıdı. Ancak bu dönüş yalnızca bireysel bir tercih değil; aynı zamanda ulusal ölçekte stratejik bir kalkınma fırsatı olarak ele alınmalı.

Büyük kentlerin yoğunluğu ve dayanıksız yapısı, art arda yaşanan afetlerle birlikte ciddi bir risk alanına dönüştü. Bu risk yalnızca fiziksel değil; sosyoekonomik yapıyı da sarsan bir kırılganlığa işaret ediyor. Giderek artan kira fiyatları, yetersiz sosyal destek ağları ve altyapı çöküşleri, şehirde yaşamanın sürdürülebilirliğini sorgulatıyor. Böyle bir ortamda kırsal yaşam yeniden bir seçenek değil, bir çıkış kapısı olarak görülmeye başlandı.

 

Geçici çözüm değil, kalıcı yaşam

 

Kırsala dönüş, salt bir “göç” hareketi değil. Bu süreç, planlı bir destek ve yönlendirmeyle hem bireyler hem de toplum için yapısal bir yeniden yapılanmaya dönüşebilir. Doğru planlamayla köyler; yalnızca barınma sağlanan alanlar değil, aynı zamanda üretimin, istihdamın ve sosyal dayanışmanın yeniden kurulduğu merkezler haline gelebilir.

Özellikle pandemi ve ardından gelen afet süreçleri, üretim odaklı yerleşim alanlarının ne denli kritik olduğunu bir kez daha gösterdi. Tarımın, hayvancılığın ve doğal üretimin yaşamsal önemi bu dönemlerde daha net biçimde anlaşıldı. Şimdi ise bu alanlara yeniden yönelmek, yalnızca nostaljik bir dönüş değil; aynı zamanda stratejik bir yatırım olarak görülüyor.

 

Devlet desteği şart

 

Büyükşehirlerden kırsala dönmek isteyenler için taşınma süreci büyük bir ekonomik yük anlamına geliyor. Araç bulma, eşya taşıma, konut temini ve temel ihtiyaçların karşılanması gibi başlıklarda karşılaşılan zorluklar, pek çok kişinin bu süreci başlatamamasına neden oluyor.

 

Bu noktada devreye alınması önerilen destek mekanizmaları şunlar:

- Şehirden kırsala taşınacak hanelere yönelik nakliye ve taşıma yardımları.

- Köylerde mevcut yapıların onarımı için hibe destekleri ve faizsiz kredi olanakları.

- Yeni konut yapımını teşvik eden arsa tahsisi ve altyapı desteği.

- Elektrik, su, internet ve sağlık hizmetleri gibi temel altyapı yatırımlarının yaygınlaştırılması.

Bu desteklerin yalnızca afetzedelere değil, uzun vadeli kırsal dönüşüm hedefi olan herkese açık hale getirilmesi, dönüşümün kapsamını genişletip toplumsal etkisini artıracaktır.

 

Stratejik hamle

 

Kırsala dönüş, yalnızca bireylerin hayatlarını iyileştirmek için değil; şehirlerdeki nüfus baskısını azaltmak, kırsal alanlarda istihdamı artırmak ve bölgesel eşitsizlikleri dengelemek için de güçlü bir araçtır. Dolayısıyla bu sürecin yönetimi bir sosyal yardım perspektifiyle değil; stratejik bir kalkınma politikası çerçevesinde ele alınmalıdır.

 

 

Üretim dayalı yaşam elimizde

 

Kırsal alanlara göç eden bireylerin yalnızca barınma değil, aynı zamanda geçim olanaklarına da erişmesi gerekiyor. Bu nedenle tarım, hayvancılık ve doğal üretim alanlarında üretici destekleri hayati önem taşıyor. Kırsal yaşam, üretime dayalı bir ekonomiyle desteklenmediği sürece kalıcı olamaz. Üretim dayalı yaşam ülke ekonomisine de katkı sağlar.

 

Önerilen üretim destek başlıkları arasında:

 

- Tarımsal üretim için tohum, gübre ve ekipman yardımları.

- Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla uğraşmak isteyenlere başlangıç desteği.

- Kırsalda üretim yapan küçük işletmelere faizsiz kredi olanakları.

- Ürün alım garantileri ve kooperatifler aracılığıyla pazarlama desteği.

Bu politikalar, kırsala dönen bireylerin üretkenliğini artırırken; aynı zamanda yerli üretimi teşvik ederek ithalata bağımlılığı azaltabilir, ülke genelinde gıda güvenliğini güçlendirir.

 

 

Hayatımızda zok şey değişir

 

- Şehirlerdeki konut ve altyapı baskısını azaltır.

- Kırsal bölgelerde ekonomik canlılık yaratır.

- Toplumsal yapının daha dengeli ve dirençli hale gelmesini sağlar.

- Bölgesel göç hareketlerini dengeleyerek sosyal bütünlüğü artırır.

Bu yönüyle kırsala dönüş, yalnızca afet sonrası geçici bir çözüm değil, ülkenin geleceğini şekillendirecek bir model olabilir.

 

 

Toplumsal dayanıklılığın yeniden inşası mümkün

 

Depremler, toplumların sadece fiziksel değil; ekonomik, psikolojik ve sosyal yapılarında da derin yaralar açıyor. Ancak her kriz, aynı zamanda yeni bir yapılanma fırsatını da içinde barındırıyor. Kırsala dönüş, doğru desteklerle yalnızca bireysel bir kurtuluş hikâyesine değil, toplumsal dayanıklılığın yeniden inşasına dönüşebilir.

 

Bu süreç, sadece bir göç hareketi olarak değil; üretimle, doğayla, dayanışmayla yeniden bağ kurmanın bir yolu olarak da değerlendirilmelidir. Bugün atılacak planlı adımlar; yarının daha üretken, daha güvenli ve daha dengeli bir toplum yapısını oluşturabilir.